Dünya İçin, bilinçli yaşam yaklaşımını benimseyerek doğayı korumak adına jenerasyonlar arası bilgi paylaşımı yapan, atık temizliği, geri/ileri dönüşüm ve tasarım etkinlikleri düzenleyen bir sosyal oluşumdur.




ULAŞ
TAKİP ET
︎ Email
︎ Instagram
BİRİKTİR APP İLE ATIKLARINIIZA SAHİP ÇIKIN


BİLİNÇLİ YARATICILAR:
BİRİKTİR APP 

︎


10 Ekim 2022 
Röportaj: İrem Çetinor

İrem Çetinor: Hoşgeldin, vaktin için çok teşekkür ederiz Yağmur!

Yağmur Gömürlü:
Hoşbulduk nazik davetiniz için teşekkür ederiz. ︎

İ.Ç.: Bildiğin gibi, Dünya İçin doğadan atıkları toplamak için yola koyulmuş bir ekip olarak ilk başta, Biriktir App’in hedefine oldukça paralel bir ‘atık ve farkındalık’ odağı ile ilerliyordu, bu sene ise ‘doğa ve farkındalık’  yaklaşımımızı değiştirdik.

Atıkları dönüştürme bilincinden çok öncesinde çöp ve atık arasındaki farkı ve onun ötesinde doğa ile ilişkimizi konuşmamız gereken bir noktada olduğumuzu görüp konumlandırmamızı ona göre dönüştürdük diyebilirim.

Tabi ki hala plastik, cam, metal benzeri atıkların doğaya karışmaması için çalışmalarımızı devam ettiriyoruz. Bu sebeple de sizin gibi aynı hedefte çalışan ekiplerle hem iletişimimizi devam ettiriyoruz, hem de sizin varoluş amaçlarınızı daha görünür kılmayı hedefliyoruz. Daha fazla uzatmadan konuya giriyorum o halde ︎


İ.Ç.: İlk başta ekibin hikayesinden bahsedebiliriz, kendini tanıtabilirsin. İlk bu konulara ilginiz nereden başladı? İlk olarak hayaliniz neydi?

Y.G.:
Ben Yağmur Gömürlü, çevre mühendisiyim aynı zamanda UX (User Experience) tasarımcısıyım. Biriktir’de proje yöneticisi ve ürün geliştiricisi olarak işlerimi ilerletiyorum. Hikaye nasıl başladı?.. Biriktir, ben üniversite öğrencisiyken, 3. sınıfın sonlarında, pandeminin en yoğun olduğu dönemde sokaklarda inanılmaz bir atık oluşmaya başladı, özellikle plastik ve maske atıkları. Bunlar beni bireysel olarak çok ama çok rahatsız etti.

Adım başı maske atığı vardı ve ben de sokaktayken yerde gördüğüm atıkları fotoğraflamaya başladım ilk olarak. O kadar çok atıkla karşılaşıyordum ki, bir noktada çekmekten vazgeçtim ve şunu düşünmeye başladım, Türk milleti olarak evlerimizi bu kadar temiz tutarken, niye çevreye doğaya bu kadar zarar veriyoruz, kötü davranıyoruz? Doğayı hakir görüyoruz? Neden atıklarımızı çöpe bile değil de sokağa, doğaya atacak kadar alçalıyoruz?  Bunun bir sebebi olmalı, bunun bir çözümü olmalı diye düşünmeye başladım, hikayemiz böyle başladı.




‘Hatta projeye ilk başlamadan önce kendime yazdığım
bir not vardı, üzerinde ‘Yağmur bu zorlu bir yol olacak,
sakın vazgeçme
’ yazıyor.’




Yağmur Gömürlü, Biriktir App
kurucu ortağı




Ne yapabilirdik diye düşündük, bunun değişmesi için insanlara ya ödül verebilirdik, ya da ceza. Ceza verebilecek bir yetkimiz yok, bununla ilgili kurumların ceza işlemlerini başlatması ya da yürürlüğe koyması gerekiyor, bizim öyle bir yetkimiz bulunmuyor, o zaman biz de dedik ki, kullanıcıyı teşvik edecek bir yol olmalı. Biriktir, ‘ödül vererek insanlara doğru bir şekilde geri dönüşüm yapmaya teşvik edebilir ve karbon ayak izi farkındalığı kazandırmaya başlayabilir mi?’ sorusunun etrafında şekillenmeye başladı.

23 Mayıs 2020’de ilk toplantımız oldu, hatta bu tarih de hala duvarımda yazar. Biriktir’in başlangıcı, şimdiki kurucu ortaklarımızla beraber Biriktir’in yaptığımız bu toplantıda başlamış oldu.

Girişimciliğe  ve sosyal girişimciliğe olan ilgim üniversiteye birinci sınıfta başladı. Hazırlık senemde Robotel Türkiye gibi sosyal girişimciliğin çok naif bir kalbi olan Maker Çocukta gönüllü olarak çalışma şansım olmuştu. Yine aynı sene Ufuk Batum gibi değerli hocaların bulunduğu TÜBİTAK destekli bir girişimcilik eğitimi alarak sektöre olan ilgim ve isteğim oluşmaya başladı. 2016 yılında sosyal ve etki girişimciliği henüz bugünki kadar konuşulmazken ekosistemde birebir bulunmak ve gönüllü olarak çalışmak gelişimim için ve bugün Biriktir'in oluşması adına büyük rol oynadı.

Elif Köse ve benim çevre mühendisliği deneyimim, Yusuf Demir’in yazılım bilgisi derken güzel bir takım olduk. Ekip arkadaşım Elif’le üniversite 2. sınıftayken ‘Greenergy’ isimli etkinliği organize ederken tanıştık, Yusuf ile de üniversitede tanıştık, Gebze Teknik Üniversitesi’nde başladı serüvenimiz diyebilirim. Birlikte ilk takım çalışması deneyimimiz Vodafone’nın başlattığı bir ön kuluçka süreciydi, açık inovasyon merkezinde, İmece’nin ‘E-Atık Meselesi’ süreci kapsamında.

Sonrasında projeyi paydaşlarımızla birlikte geliştirerek, belediye ve bir avm ile birlikte sürecimize devam ettik, ve adım adım büyümeye devam ediyoruz. Biz bir sosyal etki girişimiyiz, ama Türkiye’de start-uplara özgü bir şirket tanımı olmadığı için, doğrudan bir yazılım şirketi olarak kurulduk. Aynı zamanda genç girişimcileriz, şirketimiz ilk kurulduğunda ekibin yaş ortalaması 22 idi. Şirket kurulumu, vergilendirme oranları gibi konularda ileriye dönük bir iyileştirme yapılabilir, çünkü sosyal girişimler hali hazırda çok zorlanıyorlar, değişim ve dönüşümün bir parçasıyken kurumlara kabuller gerçekleştirmeye çalışırken, süreçler zorlayıcı olabiliyor. Belki burada ileride güzel imtiyazlar olur, bunu diliyoruz.


İ.Ç.: Biriktir App tam olarak nedir? Ne işe yarar? Kime ulaşmaya çalışıyorsunuz? Atıkları geri dönüşüme iletmek yeterli mi?

Y.G.:
Biriktir App ile bireylerin ve kurumların karbon ayak izini engellemek için sürdürülebilir, yeşil alışkanlıklar kazandırıyoruz, bunu da oyunlaştırılmış bir sistem kullanıyoruz uygulamamız içinde.

Dediğim gibi hem bireylere hem de kurumlara ulaşmak hedefimiz. Kurumlar tarafında şöyle bir yapımız var, app içinde her kuruma özel ayrı bir takım geliştirmesi yapıyoruz. Örnek veriyorum, ‘Anadolu İsuzu’ kurumsal müşterilerimizden bir tanesi, onların tamamen kendilerine özgü bir ekranları var, kendi şirketlerinde iyileştirmek istedikleri adımları ve çalışanlarının ‘yeşil’ yakalı olabilmesi için çalışmalarımızı sürdürüyoruz.

Mesela bir şirketin sorunu, beyaz yakalı geri dönüşümü doğru bir şekilde yapmamasıdır, ama bir diğer şirketin çözüm arayan problemi katlara konan su sebillerinin kullanımını arttırmak olabilir. Bir tarafta doğru bir şekilde geri dönüşüm yaptırırken, diğer tarafta, plastik atığın oluşumunu tamamen reddetmeye dayalı bir proses oluşturuyoruz. Termos kullanımını arttırmaya yönelik çalışıyoruz örneğin her şirkete özgü oyunlaştırılmış bir kullanıcı deneyimi tasarlıyoruz, sevgiyle kodluyoruz ︎, canlıya alıyoruz ve en sonunda da bir etki ölçümünü yapıyoruz. Şirketin çalışanlarının konuya verdiği ehemmiyete göre, 6. Veya 12. ayda etki ölçümü yapıyor ve şirkete raporluyoruz.

Geri dönüşüme atık göndermek kesinlikle yeterli değil. Genel olarak atıkları kontaminasyona uğramadan toplayamadığımız için, yani kirlenmeden atığı toplayamadığımız için, atıklar geri dönüşüm tesisleri tarafından kabul edilmiyor ve o hammade aslında çöp oluyor. Örnek vermem gerekirse yağlı bir pizza kutusunu Türkiye de herhangi bir geri dönüşüm tesisi prosese kolayca alamaz. Kompost yapılabilir belki ancak geri dönüşüm o kadar kolay değil. Yağ moleküllerini ana maddeden ayırmak çok zor diyelim kısacası. Bunun gibi durumlar hem maddi hem de çevresel bir kayıp oluşturuyor.

Böyle bir durumun varlığından haberdar olunca biz de dedik ki, biz insanların atığı doğru bir şekilde ayırmalarını sağlayalım. Örneğin organik atıklarla ambalaj atıkları karışıyor, bir arada atıldığında, atık kirleniyor, kontamine oluyor ve değerlendirilemez hale geliyor. Domates kağıdı kirletiyor ve kullanılamaz hale geliyor diyebiliriz. 


︎

‘1- Atık kontaminasyona uğramadan doğru kutuya gidecek.
2- Kutudan doğru bir şekilde geri dönüşüm tesisine ulaştırılacak  
3- Karbon ayak izini arttırmadan ve çevreye zarar vermeden atık geri dönüşüm sürecini tamamlayacak ve ham madde haline gelecek.’



Tabi daha çok bu süreçleri incelersek daha fazla aşaması var ama biz bu ilk üçüne odaklanıyoruz, ama öncelikle ilk adımdayız. Biz ilk adıma odaklanıyoruz, iki ve üçüncü adımları kolaylaştırıyoruz diyebiliriz. O yüzden vatandaşlarımız düzgün bir şekilde doğru kutulara kontaminasyona uğramadan atığı iletebilmelerini istiyoruz. 

Avrupa’da örneğin ‘reverse vending machine’ (RVM) denen makineler, depozito iade makineleri var, bunlar aracılığı ile atıklar düzgün bir şekilde toplanıyor ve balyalanıyor. Bunun gibi örneklerin çoğalması için uğraşıyoruz.


İ.Ç.: Sosyal medyanızda ‘bireyleri ve kurumları geri dönüşüme teşvik ederek karbon ayak izini engelliyoruz.’ yazıyor, bunu tam olarak nasıl yapıyorsunuz? Karbon ayak izi azaltmak veya engellemek sizin için tam olarak ne demek?

Y.G.:
Bireylerin veya bir kuruluşun sürdürdüğü faaliyetler sonucunda atmosfere bir sera gazı salınımı yapılıyor. Bunlardan en çok bildiğimiz, karbondioksit örneğin. Bu oranlar şaştığı zaman sera gazları gezegenimize zarar veriyor. Karbon ayakizi kapsam 1, 2 ve 3 olmak üzere üçe ayrılıyor. Biz tüm kapsamlar dahil olmak üzere ağırlıklı olarak Kapsam 3’te bulunan bireysel karbon ayak izini engellemek üzerine çalışıyoruz.

Örneğin bireyler atıklarını direk olarak çöpe değil de geri dönüşüm kutularına attıkları ve bu atıklar ayrıştırıldığı zaman, daha az bir karbon ayak izimiz oluşuyor, doğaya zarar veren, tahrip eden o süreci engellemiş olmayı hedefliyoruz. Tamamen bu durumu yok edemiyoruz, ama daha iyisini yapabiliriz. Ya da başka bir örnekte, 21 gün boyunca paketli gıda almayın diye bir alışkanlığımız var. Paketli gıda satın almadığımız zaman o atığın oluşmasını doğrudan doğruya reddedebiliyoruz. Bir taraftan da bunun gibi alışkanlıklar oluşturabilmeye çalışıyoruz. Biz bu farkındalığı, bu bilinci, yani geri dönüşüm projemizin başladığı ilk nokta, sürdürülebilir, yeşil alışkanlıkları nasıl kazandırabiliriz, bunu aşılamaya çalışıyoruz.

Çünkü şöyle bir algı var, ‘Tamam ben kolay bir şekilde satın alabilir ve tüketebilirim, ve nasıl olsa geri dönüşüm kutuları var, oraya attığım zaman ‘PUF’ herşey tertemiz oluyor, doğaya hiç bir şekilde zarar vermemiş oluyorum, ve benim o yarattığım atık sanki hiç varolmadı’ gibi insanın zihninde bir algı oluşuyor. Böyle bir şey yok, bu bir aldatmaca.

Önemli olan, elimizdeki ürünü tanımak, ve onu doğru noktalara götürmek. Elektronik atık kutusuna gidip de cam şişe atılabiliyorsa, ki bu kurumsal yerlerde bile oluyor, o zaman doğru bir noktada değiliz. Ve eğer özellikle de bir şirkette durum böyleyse, o geri dönüşüm kutuları sadece reklam amaçlı vardır, ve aslında hiçbir işe yaramıyor demektir bu. Bir şirket çalışanlarının çevre ile ilgili farkındalığını saptamak isterseniz kutulara 3 saniye kadar göz gezdirmeniz yeterli. Geri dönüşüm ve paralel konuların şirket içlerine veya kamusal alanlara sadece kutu koyarak çalışanları veya vatandaşları herhangi bir eğitime tabii tutmadan, teşvik etmeden, oyunlaştırılmış bir sistem getirmeden çözemeyiz. Tabii bu dediklerim henüz birinci aşama. Yani atığının farkına varmak, ayrı ayrı biriktirmek ve doğru lokasyonlara götürülmesi kısmı. Tesis durumları, alt yapının geliştirilmesi vb. konulardan şu an bahsetmiyorum.

Toparlayacak olursak atığın doğru bir şekilde kaynağında ayrı toplanması, ve her şeyden önemlisi atığı reddetmek, engellemek, eğer engelleyemiyorsak yeniden kullanabilmek, yeniden kullanamıyorsak artık en son onu doğru bir şekilde atıkları geri dönüşüme göndermemiz gerekiyor, biz bunu aşılamaya çalışıyoruz.


İ.Ç.: Bireysel veya kurumsal alışkanlık değişikliği ile ilgili nasıl ödüller var? Bu teşviki nasıl sağlıyorsunuz?

Y.G.:
Kitap, sinema, konser bileti alabileceğiniz, sürdürülebilir markalardan ya da çeşitli kurumlardan alışverişinizi yaparken indirim kodu veya hediye çekilişi alabileceğiniz fiziki kartlar vardı öncesinde. Örneğin yurtdışındaki sistemlerde, depozito iade makineleri depozito karşılığı fiş verip market alışverişlerinizde kullanabileceğiz bir miktar tanımlar atığınız karşılığında. Biz aradan makineyi kaldırarak bunu app ile yapmayı seçtik hem de erişebilirliği artırarak uygulamanın globalde kullanılmasını da sağladık. Ödül çeşitliliği dışında bağış kampanyalarına da destek olabiliyorsunuz, bunu da Biriktir 3.0’da daha net görebileceksiniz.


İ.Ç.: Biriktir App’in yolculuğundan biraz daha bahsedebilir miyiz? Kuruluşundan beri, karşılaştığınız aşılması zor olan en büyük engeller neler oldu? En çok zorlandığınız alanlar ne oldu?

Y.G.:
Bu işin bir yazılım kısmı var, yaşaması için gerekli olan, ki o başlı başına bir süreç. Yazılım tarafı normalde çok uğraştırıcıdır, biz o konuda oldukça iyiyiz. Kullanıcı deneyimi ve tasarım kısmında da oldukça iyi gidiyoruz. Fakat biz kullanıcıya sürecin başından beri, doğru bir veri göstermek istiyorduk. Doğru veri dediğimde, bir cam şişeyi cam geri dönüşüm kutusuna ilettiğiniz zaman ne kadar karbon ayakizini engelliyorsunuz, kullanıcının bilmesini istiyorduk.

Bunun için de yeterince bilgi literatürde olmadığı için bu araştırma sürecinde oldukça zorlandık. Tonaj bazında değil de adet bazında hesap yapmak ve veriyi iletmek istediğimiz için.. Bunun için okullarımızda çevre mühendisliği laboratuarlarına girip ölçümler gerçekleştirdik, Linkedin’den katı atık üzerine çalışan hocalar bulmaya çalıştık, makaleler taradık, katsayılar bulduk..


‘Türkiye’de karbon ayak izi konusunda çalışan çevre mühendisi sayısı gerçekten oldukça az.’



Bu konu oldukça spesifik bir konu, başta Gebze Teknik Üniversitesi olmak üzere, Türkiye genelinde önde gelen üniversitelerden hocalarımızla birebir toplantılar yapıp verileri doğrulamaya çalıştık, oldukça çabaladık, ve geçtiğimiz aylarda sonunda bu çalışmalarımızı sonlandırdık. Şu an karbon ayak izini online olarak hesaplayabileceğiniz bir yapımız bulunuyor.

Bunu oluşturma sebebimizden de bahsedeyim kısaca. Normalde şirketlerin sürdürülebilirlik raporları senelik ortaya çıkıyor, ve çok uzun bir süre çevre mühendisleriyle çalışılan bir süreç bu. Karbon ayak izine sebep olan, sera gazının artışına sebep olabilecek satın almalar gibi tüm faaliyetleri topluyor, analiz ediyorlar. Bizim oluşturacağımız araç, anlık olarak bu verileri görüntülemeye yarayan bir yapı olacak. Bu birinci kısım, ikinci konu ise, şirketler ve belediyeler.

İlk önce belediyelerden başladık, hiçbir tüzel kişiliğimiz olmadan serüvenimize başladık. Ben Kartal’da oturuyorum, Çevre Müdürü’ne ulaştık, fikrimizi dile getirdik. Bir pilot çalışma yapmak istiyoruz dedik, onlarda projemize inanıp güvendiler ve, ilk çalışmalarımıza bu şekilde başladık. Kartal’dan, Kadıköy, Tuzla, Pendik derken, tüm İstanbul’u dahil ettik, ve ardından Türkiye genelindeki atık noktalarını uygulamaya dahil ettik,  72 ilden kullanıcılarımız var, ve buralardaki geri dönüşüm kutuları uygulamada tanımlı şu anda.


‘1 yıl içinde 600.000’den fazla atığın geri dönüşüm noktasına gönderilmesini sağladık.’



Yağmur Gömürlü, Biriktir App
kurucu ortağı



Buradaki veriyi nasıl takip ediyoruz diye sorarsanız, atıklar kutulara atılırken kullanıcı uygulama üzerinden video çekiyor. Sistemimizde arka planda atıklar tanınıyor, adet, tür ve cinsine göre. Bu bir cam bardaktır, bu bir pet şişedir şeklinde verinin işlendiği bir sistemimiz var.


İ.Ç.: Farklı atık çeşitleri için farklı yaklaşımlar ve düzenlemeler var, ama pek az hakkında şeffaf bilgimiz var. Ve sanki atık yönetimi Türkiye’de hem mikro hem makro düzeyde oldukça karışık gözüküyor. Farklı atık türlerinde prosedürler tam olarak nedir? Örneğin elektronik atıkların geri dönüştürülmesi ile plastik atıkların geri dönüştürülmesi arasında hem süreç olarak hem de ara merciler olarak fark olsa gerek. Normal bir bireyler bu konuda ne kadar bilgilenebilir ve süreçleri takip edebilir?

Y.G.:
Tabi ki tek bir atık çeşidi yok, evsel atıklar, elektronik atıklar, patlayıcı, endüstriyel atıklar, tarımsal bahçe atıkları, tıbbi atıklar, radyoaktif atıklar, boya, pil atıkları, atık su..  Pek çok atık çeşidi var. Hepsinin düzgün bir şekilde toplanması, taşınması, bertaraf edilmesi gerekiyor. Her birinin süreci apayrı. Katı, sıvı ve gaz atıklar olarak her atığın akıbeti farklı oluyor.

Örneğin cam atığından bahsedecek olursak, belediyenin çağrısına cevap veren firmalar, atığı topluyor, geri dönüşüm tesisine götürüp, ön kırma, kırma, ardından fırınlara girecek şekilde bir maddeye dönüştürüyor, ve ilgili firmaya en sonunda ham madde halinde ulaştırıyor. Ama her atık o kadar şanslı değil. Mesela cips paketleri %100 geri dönüşmüyor, ama dolgu malzemesi olarak kullanılabiliyor, fakat ilgili tesise aktarılmazsa, sürece girmezse, o cips paketi şanslıysa düzenli depolama sahasına gidecektir. Ancak her atık bu kadar şanslı değil. Bu konuda ciddi çalışmalar yapılıyor tesisler açılıyor ancak kaçak olarak yakım yapan, atığın dökülmemesi yerlere atığın bırakıldığı durumlar var. Bu maalesef %100 takip edilemiyor. O sebeple atık çıkarmayı azaltarak var olan atığımızı doğru noktalarda geri dönüşüm sürecine dahil etmeliyiz.


İ.Ç.: Önünüzdeki hedefler nelerdir? Biriktir App’i neler bekliyor? En yakın zamanda kullanıcılarınızla neler paylaşacaksınız?

Y.G.:
Biriktir App, 1.0 sürümü ile ilk belediyelerden başladı ve tüm Türkiye genelindeki geri dönüşüm kutularının haritalandırılmasını yapabildi, ve hiç bir belediyeye bağlı kalmadan daha fazla insana ulaşabildi. 2.0’da, kurumsal firmalara doğru yöneldi, Anadolu İsuzu, Kuveyt Türk, Tübitak Marmara Teknokent ‘Yeşil Yakalı Çalışan’ paketlerini hayata geçirdi. Artık beyaz, mavi yok “Yeşil yakalıyız”. Hem çalışanlara hem de çalışan ailelerine bireysel karbon ayakizi farkındalığı kazandırmaya başladı ve burayı devam ettiriyoruz, çok yeni olmasına rağmen. 3.0’da ise geri dönüşüm alışkanlığının yanında, atığın çıkmaması, daha sürdürülebilir, yeşil alışkanlıkların kazandırılacağı, takiplerinin yapılacağı, app içerisinde kullanıcıya farklı oyunlaştırılmış yapıların sunulacağı, dünya genelinde, global’e açılacak bir düzen getiriyoruz.


‘Sürdürülebilir, yeşil alışkanlıklara örnek vermem gerekirse, pet şişe yerine termos kullanmak, plastik poşet yerine bez çantası kullanımı için hatırlatmalar gibi alışkanlık hatırlatması ve takipleri diye düşünebiliriz.’



Dünya çapında daha fazla insana hitap etmek ve sürdürülebilir süper app olma yönünde adımlarımızı atıyoruz diyebiliriz. Önümüzdeki aylarda bu sürümü çıkarıyor olacağız, çok heyecanlıyız!

İ.Ç.: Harika, çalışmalarınızın devamını ve başarılarını diliyoruz. Vaktin için tekrar çok teşekkürler Yağmur!

Y.G.:
Biz teşekkür ederiz, birlikte güzellikle üretmeye devam ettiğimiz günler olsun.