Dünya İçin, bilinçli yaşam yaklaşımını benimseyerek doğayı korumak adına jenerasyonlar arası bilgi paylaşımı yapan, atık temizliği, geri/ileri dönüşüm ve tasarım etkinlikleri düzenleyen bir sosyal oluşumdur.




ULAŞ
TAKİP ET
︎ Email
︎ Instagram
BİYODİNAMİK TARIM İLE KADİM BİLGİLERE GERİ DÖNÜŞ



BİLGİ

︎︎

Kasım 2023 
Yazan: İrem Çetinor


Rudolf Steiner’i bilenlerimiz vardır belki, ama bilmeyenler için Steiner’in kapsamlı hayatı ve hayata yaklaşışından biraz bahsedeyim.
Felsefe, bilim, eğitim, sanat, edebiyat gibi pek çok kanalı birbirine bağlayan ‘antropozofi’ kavramının kurucusu. 

Rudolf Steiner, gençliği. 

    Rudolf Steiner, ortayaşları, liderlik           vasıflarını elde ettiği zamanlar.

‘Antropozofi’ kelimesi, ánthrōpos (insan) ve sofίa (hikmet) anlamına gelen kök kavramları birleştiriyor, ve esasen insanın içindeki bilgiye odaklanan bir ezoterik arayış bir nevi ‘tin bilim’ veya ‘spiritüel gelişim yolu’ diyebiliriz. Evrene ve insanın varlığına yukarda bahsettiğim tüm kavramlarla çok daha geniş bir pencereden bakarak hayatı ve doğal yaşamı anlamlandırmayı hedefleyen bir gözlem çeşidi belki de.. 

Steiner’i aslında, öğrencilerin hayal gücü ve yaratıcılığına odaklanarak, entellektüel, sanatsal ve pratik becerilerini geliştirmek için bütüncül bir yaklaşım benimseyen eğitim stili olan Waldorf Eğitim methodlarıyla ilişkilendirilmiş olarak duymuş olmanız mümkün.


Zamanının diğer düşünürleri gibi, Steiner da pek çok farklı açıdan konulara özgünlükle el atmış engin bir kişi. Bu sebeple insanın doğa ile ahenkli yaşamı ve endüstriyel tarıma alternatif olabilecek tarım yöntemleri hakkında araştırmalar gerçekleştirmiş, methodlar türetmiş. Daha spiritüel ve esoterik bir yerde durduğu için de insanın yaşamı boyunca varoluşunu sorgulayan yaklaşımıyla, ‘Özgürlük Felsefesi’ ve ‘İdrak Teorisi’ gibi pek çok ilgi çekici konu hakkında başlarında Goethe gibi farklı aydınlar ile birlikte yazılar yazmış, eğitimler vermiştir. 

Biraz daha detaylı bilgi için bu linki faydalı buldum, inceleyebilirsiniz.


BİYODİNAMİK TARIM

Hepimizin hayatının temel yapı taşlarından biri gıda. Gıda günümüzde çoğunlukla endüstriyel tarım teknikleri ile üretiliyor, yani tek tip bir besin türünün toprağa yan yana göz alabildiğince dikilmesi, bolca pestisid ve insektisidler ile spreylenmesi, ve ardından araçlar ile toplanması, kamyonlarla taşınarak süper marketlere getirilmesi durumu.

Bireyi ve tüm dünyayı etkileyen en temel konulardan biri olan gıda, toprak ve toprak sağlığıyla ilişkili olduğu gibi, tüm canlı varlıkların bir arada hemhal biçimde, dengede yaşayabilmesi ve başta toprak olmak üzere, tüm canlıların bütüncül sağlığıyla da ilişkili. Toprağın çamur veya toz gibi önemsiz veya pis birşey olduğunu düşünen dünya üzerinde o kadar çok insan var ki, halbuki toprak ‘ana’mız, tüm yaratımın ve canlılığın, yüz binlerce mikro ve makro organizmanın yaşam kaynağı olan kutsal bir değer. 

Biodinamik tarım ilk tanıştığımda, -ki bu BAÇEM’de Mine Pakkaner’in eğitiminde oldu- bu kadar etkilenmemin sebebi bu anlayışın esoterizm, spiritüelizm ve bütüncül yaklaşımı benimsemesi oldu. Sanki dünya üzerinde olan herşeye dair bir fikrimiz, ve elimizde olan tüm bilgilerde bir kesinlik varmış gibi davranıyoruz, halbuki bilimsel araştırmalarda bile bazen çelişkiler ve değişik sonuçlara varmak söz konusu.

Bizden daha yüce ve sonsuz çeşitlilik barındıran muazzam bir sistemin parçası olduğumuzu ve belirsizlik içinde yaşadığımızı kabul etsek belki de, doğanın ve doğal sistemlerin kendi yöntemlerinden de öğrenecek pek çok şeyimiz olduğunu keşfedebilecek ve bu kadar mekanik ve keskin davranmayacağız çevremize.

İnsanın belirlilik ve kesinlik ihtiyacı, ve soyutla mücadelesinden -ve belki de en temelinde ölüm korkusundan- kaynaklanan doğal dünyadaki tahribata, gelin Steiner’in sunduğu öneriler üzerinden bakarak yeni bir yaklaşım geliştirelim.

Biyodinamik tarım yukarıda da bahsettiğim gibi bütüncüllükte, ekolojik ve etik bir anlayışla tarıma yaklaşır. Steiner'ın 1920’lerde çevresiyle paylaştığı derslerinde bilimsel anlayışı doğayı ruhla birleştirme konusunda yeni bir yol açtı.

Toprak sağlığı amacıyla, gıda kalitesini arttırmayı hedefleyen bir yöntem olduğu için günümüzde da oldukça ilgi gören bir yöntem olmaya başladı. 

Biyodinamik yöntem gıda veya şifalı bitki yetiştiriciliği yapılan toprağın sağlık ve verimliliğini, hem de bu toprakta yetişen mahsulün kalitesini, hem de çiftliklerin ekonomik sürdürülebilirliğini koruma odaklı çalışır ve bu bakımdan oldukça çevreci bir yöntemdir. Bunun ötesinde her çiftliği kendine özgü özelliklere sahip, kendi kendine yeten organizmaya benzer alanlar olarak kabul eder. 

Arazide yetişen her varlığın döngüselliğini gözetir, bu bakımdan geri dönüşüm ve devamlılığın pratiğini savunur, ve yetiştiriciliği yapan çiftçileri de bu döngünün bir sahibi veya liderinden çok bir parçası olarak kabul eder, bu bakımdan daha otoriterden ziyade merkeziyetsizcidir bile diyebiliriz belki de. Yine arazinin üretim bakımında dışa ‘muhtaciyeti’, yani dış girdiye olan ihtiyacı, minimize edilerek kendi kendine yetebilir bir düzeyde işleyebilmesi hedeflenir. En önemli özelliklerinden biri de, çiftçileri ekonomik olarak kalkındırabilecek verimliliğe ulaştırabilecek methodlar sunmasıdır diyebiliriz. 
 
Steiner, 1924 yıllında sekiz ayrı seminer olacak biçimde ‘Tarım Dersleri’ başlığı altında çiftçilere araştırarak, yüzyılın başında kimyasal gübrelerin kullanımı sebebiyle toprağın besin değeri, verimlilik ve biyoçeşitlilik bağlamında ‘fakirleştiğini’ gözlemleyen çifçilere bir çözüm niteliğinde derlediği kadim bilgileri sunmuştur. Toprağa dışardan müdahale ile eklenen kimyanın toprağı ve içindeki ekosistemi çoraklaştırdığı ve ötesinde ürün kalitesini düşürdüğünü gözlemleyen çiftçiler için alternatif olarak ortaya çıkan bu kapsamlı ekolojik tarım sistemi ‘Biyodinamik Tarım’a gelin yakından bakalım. 


TARIM TÜRLERİ ARASINDAKİ FARKLAR


Bu bilgilere Demeter Türkiye’nin sitesinden ulaştım, ziyaret edebilirsiniz. 



GELENEKSEL TARIM


Çiftliğin varlığı: 

  • Kültürden kültüre, bölgeden bölgeye, bazen bir kültür ve hatta bir bölgede kabileden kabileye değişebilmektedir. Bu, genellikle karışık, canlı ve dinamik bir ilişki ağıdır.
  • Dünya, evrende sürekli bir devinim içinde devam eden canlı bir varlıktır.
  • Güçler, pek çok yönden kesintisiz şekilde canlı ve cansız her şeyi etkilemektedir.
  • Göksel varlıkların uyum içinde olması, sağlıklı üretimi dolayısıyla da refahı etkiler.
  • Hayvanlar ve insanlar bütünün ayrılmaz bir parçasıdır.
  • Çiftlik ayrı bir varlık olarak algılanmaz.
  • Sağlıklı şekilde devamlılık, bu bütünün bir parçası olarak kabul edilir.

Tarım kültürünün kaynağı: 

  • Geleneksel tarım, kuşaktan kuşağa aktarılan adetler, ritüeller, bilgelikler, aşiret kuralları, batıl inançlar, dinsel alışkanlıklar ve çoğunlukla diğer dışsal değerlere derinden bağlı bir tarım şeklidir diyebiliriz.

UYGULANAN YÖNTEM: 

  • Geleneksel çiftçi, çoğunlukla aileden, kabile büyükleri tarafından daha önce uygulanmış geleneklere dayalı ve nesilden nesile aktarılan mevsimlik preparatlar, ekim, toprağı işleme ve hasat yöntemlerinin uygulandığı bir modele bağlı kalır.
  • Sürekli yenilik peşinde koşulmaz ve genellikle yeniliklerin kabul edilmesi de yavaş olur.
  • Biyoçeşitlilik, çiftçinin mümkün olduğunca kendi kendine yeterli olma ihtiyacını karşılayabilmesi için geleneksel uygulamaların bir parçasıdır.



ENDÜSTRİYEL TARIM


Çiftliğin varlığı:

  • Endüstriyel tarım, verimliliği en yüksek noktaya ulaştırmak üzere emek ve teknolojiyi en üst sınırda kullanarak, en kısa vadede kârı hedefleyen ekonomik bir girişimdir.
  • Dünya, oldukça sınırsız şekilde kullanılabilecek işletilebilir bir öz kaynaktır.
  • Maddeler, mekanik / manipülatif kullanım için analiz edilir.
  • Doğal koşulların etkilerini, teknolojik olarak sınırlamak mümkündür.
  • Hayvanlar ve insanlar, nakit akışı – gelir kaynağı bağlamında görülür;
  • Çiftlik genellikle bir makine ya da “fabrika” olarak kabul edilir (mekanik perspektif).

Tarım kültürünün kaynağı:

  • Endüstriyel uygulayıcı, “fabrika” olarak gördüğü çiftliği ile sömürücü iş düzeni idarecisi konumundadır. Gözlem, analiz ve izlenecek yol, elde edilen sonuçlara göre değişebilmektedir.
  • Teknolojik bir çerçeve, uygulayıcının düşünce, problem tanımlama ve çözümünü şekillendirerek sınırlandırır.
  • Verimlilik için Biyoçeşitliliğin önemi dikkate alınmadığından üretimde bir dengesizlik söz konusudur. Tek çeşit ürün üretimi, endüstriyel paradigmada kuraldır.

UYGULANAN YÖNTEM:

  • Endüstriyel uygulayıcı, ekonomik kârını en üst düzeye çıkarttığı ölçüde başarılıdır. Sonuç olarak, teknoloji ve emeğin verimliliğini en üst düzeye ulaştıran yöntemler ve uygulamalar kullanılır, bunlar değerlendirilir ve süzgeçten geçirilir.
  • Yenilikler sürekli araştırılır, ancak bunlar işletmeye getireceği kara göre değerlendirilir; böyle olmasının sebebi de artan çıktı veya azalan girdi olabilir.


ORGANİK TARIM


Çiftliğin varlığı:

  • Organik tarım, yaşamı karmaşık bir ekosistem olarak algılar, şöyle ki;
  • Tamamen maddesel olmasına karşın, doğa yeryüzünde yaşayan bir ekosistemdir.
  • Maddeler, dengeli ve ekolojik bir kullanım için analiz edilir.
  • Doğal koşullar kabul edilir ve bunlara uygun düzenlemeler yapılır.
  • Evcil hayvanlar, genellikle etik olarak hariçte tutulur.
  • Çiftlik, büyük ekosistemin ayrılmaz bir parçası olarak kabul edilir (ekolojik perspektif).

Tarım kültürünün kaynağı:

  • Organik uygulayıcı, ekosistemin karmaşıklığını olduğu gibi kabullenerek, bu ekosistem çerçevesinde sürdürülebilirliğe yönelik (sıfır kar veya zararla) çalışmalar yapar.

UYGULANAN YÖNTEM:

  • Organik tarım yapan çiftçi, arazisinin sürdürülebilir bir geçim kaynağı olarak devamlılığını hedefler ve dolayısıyla doğaya uyumlu tarımsal faaliyetlerde bulunarak toprağa “zarar vermeyen” uygulamaları destekler.
  • Organik üretim, biyoçeşitliliği temel ilke olarak vurgulamamaktadır ve tek çeşit ürün üretimi yaygın bir yöntemdir.


BİYODİNAMİK ORGANİK TARIM


Çiftliğin varlığı:

  • Biyodinamik organik tarım, temeli dönüşüme dayanan canlı ve dinamik (aktif) karmaşık bir tarım sistemidir.
  • Dünya, sürekli hareket ve değişim içinde olan sonsuz evrende yaşayan, manevi-fiziksel enerji ile tanımlanan bağımız bir varlıktır.
  • Maddeler, hayatı oluşturan güçlerin taşıyıcısıdır.
  • Göksel varlıklar, doğrudan yeryüzü yaşamını etkiler.
  • Hayvanlar ve insanlar, göksel ritimlerin dışında kalır ve
  • Her çiftlik, kendine özgü canlı, dinamik ve manevi bir ‘bireysellik’ taşır ** (manevi perspektif).

Tarım kültürünün kaynağı:

  • Biyodinamik tarım yapan kişi, bu karmaşık, canlı ve dinamik çiftlik bireyselliğine hem destek olur hem de dönüşüme dayalı iyileştirici ve geliştirici bir yaklaşımla çiftliğini yönetir.
  • Gözlem, sorunu belirleme ve kökenine inerek sorundan kurtulabilmek, tamamen çiftçinin yaklaşımının ta kendisidir.

UYGULANAN YÖNTEM:

  • Olası sorunun teşhis ve tedavisi ilişkisinden yola çıkarak, biyodinamik çiftçi faaliyetlerini destekleyici (koruyucu) bakım ve iyileştirici (terapötik) müdahalelere ayrılmıştır.
  • Uygulamada dönüşüm, denge, biyoçeşitlilik, bitki ve hayvanların yapısal sistemlerini güçlendirmek odak noktalarıdır.


Şimdi tüm bu yazılı olanları birer hayat metaforu olarak yeniden okuyup hangi hayat tarzının size daha iyi geleceğini düşünerek değerlendirin derim. Aradaki ilişki sizi hayrete düşürebilir. 

Demeter Biyodinamik Tarım Derneği’nin sitesi üzerinden biraz araştırdığımda karşıma çıkan ‘You Will Grow’ isimli websitesinde bahsi geçen kavramları da düşünmek insana farklı birer pencere açıyor. Daha çok güven, içgüdü, tutku, cesaret ye, diyerek aslında yetiştirilen gıdaların yetiştiriliş prensipleri sebebiyle taşıdıkları frekansa dikkat çekiyorlar.

Nasıl endüstriyel tarımda asıl ‘niyet’, ne pahasına olursa olsun, kazanç ve yükselmekse ve bu yükseliş uzun vadede sağlığımıza zarar veriyorsa, biyodinamik tarımda da toprağa verilen özveri bizde farklı özellikleri ortaya çıkarabilecek kadar kuvvetli. O yüzden Ludwig Feuerbach’ın 1800’lerde de dediği gibi, ‘a man is what he eats’, yani insan yediği şeydir. 



ALTERNATİF KADİM BİLGİ & YÖNTEMLER