Dünya İçin, bilinçli yaşam yaklaşımını benimseyerek doğayı korumak adına jenerasyonlar arası bilgi paylaşımı yapan, atık temizliği, geri/ileri dönüşüm ve tasarım etkinlikleri düzenleyen bir sosyal oluşumdur.




ULAŞ
TAKİP ET
︎ Email
︎ Instagram
DENİZ YAŞAMINI KORUMA DERNEĞİ DENİZLERDE NE YAPIYOR? 






BİLGİ

︎︎



16 Aralık 2020
Yazan: İrem Çetinor

16 Aralık 2020 günü, 11:00’de yapılan röportajdan derlenmiştir. Sevgili Ayşe Semiz ve Volkan Narcı’ya katkılarından dolayı teşekkür ederiz.


Deniz Yaşamını Koruma Derneği’ne aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz: 

www.denizyasaminikoruma.org
Yaklaşık 1 sene önce Heybeli Ada’da bulunan Ruhban Okulu’nda gerçekleştirilen Deep Current sergisinde, öncelikle değerli Serco Ekşiyan ile deniz altında çektikleri fotoğraflar ve deneyimledikleri süreçlere dair konuşmuştuk ve hemen ardından da sevgili Volkan Narcı ile ‘dünya için’ ne yapabiliriz diye ortak değerlerimiz üzerinden muhabbet etmiştik. Aradan 1 sene geçti, ve Volkan ile kurdukları Deniz Yaşamını Koruma Derneği’nden bahsetmek için bir araya geldik.





Volkan Narcı
Deniz Yaşamını Koruma Derneği Kurucusu, Dalgıç

‘Günlerden bir gün bir dalışım esnasında, gerçeküstü bir tecrübe yaşadım, algım, denize yaklaşımım ve hayata yaklaşımım tamamen değişti.’



İrem Çetinor: Deniz Yaşamını Koruma Derneği’nde serüveninize nasıl başladınız?

Volkan Narcı: Çocukluğum adada hep deniz kenarında büyüyerek geçti, çocukluğumdan beri hep denizle sualtı ve üstüyle haşır neşir oldum eskiden adanın kültürü ve yapısı çok farklıydı. İskeleye inip vapurdan büyüklerimizi karşıladığımız, din, dil, ırk ayrımı yapmadan birlikte herşeyi yaşadığımız mutlu dönemlerdi o zamanlar, bizler bu kültürle büyüdük. Ve denize aşık olma serüvenim o zamanlarda başladı. Ama bu günlere gelebilmek için tabii epey zaman geçmesi, irade ve ciddi bir karar verme aşamalarından geçmemiz gerekti.

Ben turizm ve ardından da işletme okudum, birkaç sene kurumsal yaşamda kariyer yapmakla uğraşsam da bunun beni hiç mutlu etmediğini gördüm, o sırada bir dalış okuluna dahil oldum adada.

Günlerden bir gün bir dalışım esnasında, gerçeküstü bir tecrübe yaşadım, algım, denize yaklaşımım ve hayata yaklaşımım tamamen değişti. O günden sonra, ne yapıyorsam deniz için yapmaya başladım. Ada’da denizcileri seferber etmek, sahilleri ve denizleri temizlemek için adımlar atmaya başladım, uzun bir süre sonra da bunu bireysel bir şekilde yapamayacağımı görüp dernekleşmeye doğru gittik.

 DYDK su altı mercan restorasyon projesinden bir görüntü.

Ve bugünün DYKD çatısının temelleri 2015 yılında atılmış oldu. 2015 yılından bu yana Marmara Denizi’nde kendi alanında ilk ve tek olarak yapmış olduğumuz projelerle kurumsallaşma yönünde fark yaratmaya, farkındalık yaratmaya ve gelecek yüz yıl deniz yaşamı için mücadele etmeye devam ediyoruz. Her geçen gün daha çok yürekli kalp bize katılıyor. Biz de sizleri destek vermeye, katılmaya çağırıyoruz.

Ayşe Semiz: Benim de çocukluğum doğayla iç içe geçti diyebilirim. Denize de merakım vardı ama bir yandan da bir o kadar da korkardım denizden. İlk okuduğum kitap Moby Dick’ti çocukluğumda, okuma yazmayı çok iyi bilmezken o kitabı elime almışım, sebebi kitabın üzerinde balina olmasıydı. En büyük hayalim de balinalarla dalış yapabilmekti, hala da öyle. Üniversiteye başladığım zaman, dalış kulübümüz vardı, burada denemezsem başka bir yerde bir daha deneyemem gibi düşünüp, başladım. İlk dalış eğitiminde, inanılmaz korktuğumu fark ettim. Tam tekneden atlarken, ‘En kötü ihtimalde ne olabilir, en kötü çıkar yukarı teknede güneşlenirim’ diye düşündüm. Suyun altına indiğim an, inanılmaz panik oldum, ‘ya, ben yapamayacağım galiba’ dedim, ama baktım eğitmenim ve arkadaşlarım etrafımda, yanımda insanlar var, sakinledim, ve pes etmedim.

O ilk korkuyu aştıktan sonra hızlıca eğitimimi tamamladım sürekli dalışa gitmeye başladım. Dalışta çok ilerledikten sonra, eğitmen olmaya karar verdim. O sırada kurumsal bir yerde çalışıyordum, eğitmenliğimi tamamladıktan hemen sonra işimden ayrıldım ve bir daha etki yaratmayan bir yerde çalışmamaya karar verdim.

Eğitmenlik ve liderlik tarafı bir yana, dalış yapmak şöyle bir şey, etrafında insan eliyle yapılmış hiçbir şey yok, ve sen inanılmaz savunmasızsın, belirli bir miktarda havan var, kullanabileceğin belirli ekipmanların var, ve herhangi aksi bir durumda ya da sen güvenliğini almadığın sürece işler çok ters gidebilir, ve tamamıyla orada baskın olan şey, gerçi yüzeyken de öyle ama, suyun altında doğanın sana baskın geldiğini hissedebiliyorsun, küçük hissediyorsun kendini, o his çok mükemmel birşey ve sessiz, hiç kimsenin sesi yok, sadece nefes sesini duyabiliyorsun, bu beni çok çekmişti.

Eğitmenlik ve liderlik kısmında da insanların hayatlarında bir etki bırakmak beni çok mutlu ediyordu, ve onları yaşadığın hayat ve eğitmen kimliğinle bakış açılarını pozitif yönde etkileyebiliyorsun. İnsanları teşvik edebiliyorsun doğa ile alakalı. Sonrasında öyle bir bağ kurmaya başladım ki, su ürünlerini tüketmemeye başladım, çünkü sanki bana mesai arkadaşlarımı, iş arkadaşlarımı yiyormuşum gibi geliyor. Öyle bir bağ kurdum yani denizle. Sonra da pandemi sayesinde yollarımız Volkan ile kesişti ve kendimi DYKD için çalışırken buldum.


DYKD’nin mercan replantasyon projesinden bir görüntü.


İ.Ç.: DYKD neler yapıyor? Hayalet Ağ Avcıları ve Mercan Restorasyon projelerinizde ortaklıklarınız ve ihtiyaçlarınız neler?

A.S: Şimdi şöyle ilerliyoruz, aslında bu projeler ilk başladığında, özellikle Hayalet Ağ projesi, Serco Abi’nin yıllardır gönüllü olarak yaptığı bir proje ve ardından Volkan ile tanışıyorlar ve proje hız kazanıyor. Bir teknenin bir noktaya hayalet ağ taktığı haberi geliyor, bu doğrultuda bir araya gelip belirli yöntemlerle çeşitli dalışlar yapıyoruz.

Son zamanlarda ama, yöntemimiz biraz farklılaştı, bir drone aldık, bu sayede, hayalet ağların belli noktalarda fazla olduğunu biliyoruz, drone ile su altını aratıp, o bölgelerde gerekli aramaları yaptıktan sonra o lokasyonları tespit edip, sonrasında o lokasyona dalış yapıp ağları çıkarabiliyoruz.

Hayalet Ağ projesinde çalıştığımız bazı kurumsal partnerlerimiz var, bunlar, Roche Türkiye, Doğsan, WWF Market’in ürünlerini üreten Reflect Studio ile çalışıyoruz. Onun dışında derneğe gelen destek ve eskiden gelen sponsorlar var.

Mercan transplantasyon projelerimizde ise genel olarak tecrübeli dalıcıya ihtiyaç duyuyoruz. Limitlere uygun derin dalış yapıp suda askıda kalabilecek kadar dalışa hakim dalgıçlara ihtiyacımız oluyor, ki bu da tecrübe ile alakalı bir iş. Mercanları ekebilmemiz için bir macuna ihtiyaç duyuyoruz, bu malzeme de yüksek fiyatlı bir malzeme, o yüzden işin maddi bir boyutu da var.

Bir başka ihtiyacımız ise, en temelde istediğimiz şey, mercanlarla çalıştığımız bölgenin acil olarak koruma alanı ilan edilmesi. Şöyle düşünün, siz balkonunuzda saksıda domates yetiştiriyorsunuz, komşunuz yukardan üzerinize halı silkeliyor, ya da saksınızı düşürüyor, bunun gibi. Bir şekilde orada bir şeyleri iyileştirmeye çalışırken, biz bu çalışmaları yaptıktan sonra balıkçılar yeniden ağ attıkları zaman, orada avlandığı zaman veya bir dalgıç gelip oradaki çalışmalarla oynadığı zaman yaptığımızın etkisi azalıyor. Bizim en temel ihtiyacımız çalışma yaptığımız yerlerin korunması, tanınması ve bilinmesi.




Ayşe Semiz
DYKD Topluluk Yöneticisi, Dalgıç


‘Mercanlarla çalıştığımız bölgelerin acil olarak
koruma alanı ilan edilmesini istiyoruz!’



İ.Ç: Birlikte çalıştığınız markalar ve paydaşlarınızdan biraz söz eder misiniz?

A.S: Birlikte çalıştığımız çeşitli şirket ve kurumlar var. Çözüm ortaklarımız Türkiye Cumhuriyeti Tarım ve Orman Bakanlığı, Balıkçılık ve Su Ürünleri Genel Müdürlüğü ve T.C İstanbul Üniversitesi. Bunun dışında UNDP ile çalışıyoruz ve International Coastal Cleanup'ın Türkiye temsilcisiyiz. En güncel ortaklıklarımıza da WWF Market’e ürünlerini sunan Reflect Studio’yu ekleyebiliriz.

Genelde birlikte çalıştığımız şirket ve kurumlardaki ekiplerin de üzerinde çalıştığımız kişilerin konuları oldukça önemsediğini görüyoruz, en ufak olumlu bir başarıda bile en az bizim kadar mutlu oluyor insanlar ve bu harika birşey. Birlikte çalıştığımız insanlar arasında dalıcılar da var. Kurumsal tarafta doğa ile denge kurmayı isteyen insanların olduğunu bilmek bizi çok heyecanlandırıyor. Birlikte çalışacağımız kişileri de bu yüzden özenle, hassasiyetle seçiyoruz.


‘Derin Akıntı’ sergisinden Akdeniz suyunda tutulan kurtarılmayı bekleyen mercanlardan bir örnek görüntü

İ.Ç: Şu anda aktif olan projelerinizden detaylıca bahseder misiniz?

A.S: Şu anda aktif olarak çalıştığımız projelerimiz, bildiğin üzere, mercan transplantasyon projemiz var. Sivriada ve Yassıada çevresinde bölgedeki problemler sebebiyle toplu mercan ölümleri gerçekleşiyor, biz de buraya dalıp, 25 metre derinliğindeki mercanları Akdeniz suyunda kavanozlara koyup, Neandros’a taşıyoruz ve aynı derinlikte ekimini gerçekleştiriyoruz. Sivriada ve Yassıada’daki yaşam alanından görece daha korunaklı, güvenli olan ve iyi bir yaşam alanı olan, Neandros’a transfer ediyoruz.

Bir diğer projemiz de, Hayalet Ağlar projemiz var, drone ile hayalet ağların yerlerini tespit edip, dalıp onları temizliyoruz. Denizden topladığımız ağlar geri dönüşüme müsait oluyorlar, ama biz bunları ileri dönüşüme tabi tutmak adına, üniversiteler ve kurumsal partnerler ileri dönüşüm projelerine dönüştürmek için ar-ge çalımaları yapıyoruz, eğitimi desteklemeye çalışıyoruz.  Onun haricinde geçmişte yaptığımız  ve şu anda üzerinde çalıştığımız sanat projelerimiz var, detayları belli olunca duyuracağımız.

Bir de yeni biyoçeşitlilik projesine başladık. Instagram’dan takip edebilirsiniz. Her ne kadar Avrupa Birliği Akdeniz’i desteklese de, Akdeniz’de, Akdeniz’e kıyısı olan ülkelerin hiçbirinde olmayan bir özellik, Marmara Denizi’nde var. Marmara Denizi’nin bir özelliği, üstten Karadeniz suyu geliyor, alttan Akdeniz suyu geliyor, çok çeşitli akıntılar var, çok verimli bir su. Bir noktada sular ısındıkça türlerin koruncağı bir alan olacak gibi duruyor. O yüzden çok önemli bir bölge. Biz de buradaki türlerin arşivini çıkarmaya çalışıyoruz, bu konuda araştırma yapabilecek kişiler için bir literatür oluşturuyoruz. Küresel ısınmanın bir nevi takibini türlerle yapıyoruz. Biz Marmara denizinde farklı ekosistemden türleri bulduğumuzda, suların ısınmasını ve türlerin göçlerini takip edebiliyoruz. Her gün yeni bir şeyler karşılaşıyoruz diyebilirim. Araştırma, eğitim ve değişim odaklı tüm projelere de açığız.

Ayrıca güncel olarak çalışmalarını yaptığımız ve yakında duyurularını yapacağımız farklı projelerimiz de var. Sosyal medya hesaplarımızdan takip edebilirsiniz. Destek olmak istediğiniz bir nokta olursa da bizimle iletişime geçebilirsiniz.

İ.Ç: Çok teşekkür ederiz cevaplarınız için.
A.S: Biz teşekkür ederiz, yeniden haberleşmek üzere.
Mark