Dünya İçin, bilinçli yaşam yaklaşımını benimseyerek doğayı korumak adına jenerasyonlar arası bilgi paylaşımı yapan, atık temizliği, geri/ileri dönüşüm ve tasarım etkinlikleri düzenleyen bir sosyal oluşumdur.




ULAŞ
TAKİP ET
︎ Email
︎ Instagram
KÜRESEL KALKINMA AMAÇLARI


BİLGİ

︎︎


03 Mayıs 2022 
Çeviren ve derleyen: İrem Çetinor

Küresel Amaçlar olarak da bilinen, Küresel Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları, Birleşmiş Milletler’in
2015’te yoksulluğa son vermek, gezegenimizi korumak ve 2030’a kadar tüm insanlığın huzur ve refah içinde yaşayabilmesi için benimsediği küresel bir aksiyon çağrısı.

Kalkınmanın bu üç temel konu kapsamında dengede olması gerektiğini öne süren bu 17 amaç, sosyal, ekonomik ve çevresel sürdürülebilirliğe odaklanıyor ve aslında her biri bir diğerine bağlı, birinde alınan aksiyon, diğer alanları da etkiliyor.

Bu amaçlar, yosulluğa, açlığa son vermek, AIDS ve kadın ve kızlara karşı yapılan ayrımcılığa son vermek üzere tasarlanmakla birlikte, gelişmiş gelişim bakımından en geride olan diğer ülkere yardım etmeyi öncelik haline getirmiş durumda.

Küresel Amaçları her bakımdan gerçekleştirebilmek için toplumun her kesiminden insanın yaratıcılığı, bilgisi, teknolojik ve finansal kaynakları gerekiyor. 

Birleşmiş Milletler’in kendi sitesinden derlediğim yazıları aşağıda okuyabilirsiniz. İyi okulamalar!





1- YOKSULLUĞA SON
İnsanlığın en büyük mücadelelerinden biri hala yoksulluğun her çeşidini tamamıyla ortadan kaldırmaktır. 1990’dan 2015’e varan süre zarfı içinde ekstrem yoksullukta yaşayan insanların sayısı yarıya inmiş olsa bile, hala pek çok insan temel ihtiyaçları için yoksulluk ile boğuşmakta.

2015 senesi itibariyle, 736 milyon insan hala 1.90 Amerikan Doları’nın altında yaşayarak, yiyecek, temiz içme suyu ve temizlik ihtiyaçlarından mahrum. Çin ve Hindistan gibi hızlı gelişen ülkeler milyonları yoksulluktan kalkındırdı, ama gelişme yine de eşit bir şekilde olmadı. Kadınlar, erkeklerden daha yoksul olma olasılığında, çünkü genellikle eğitimleri yok, daha az kazançları oluyor ve mülk sahibi olamıyorlar.

Güney Asya ve Sahra Çölü’nün güneyinde bulunan Afrika ülkelerindeki gelişim limitli, nüfusun %80’i halaaşırı yoksulluk içinde. İklim krizinin getirdiği yeni tehtitlerden çatışma ve gıda güvensizliği ise insanları yoksulluktan çıkartmak için daha da çaba sarf etmemiz gerektiğini gösteriyor.

Küresel Amaçlar, başladığımızı bitirmek adına, yoksulluğun her çeşidi ve boyutunu 2030 senesine kadar ortadan kaldırmak için oluşturulmuş bir taahhüt. Bu en korunmasız olanlar için temel kaynak ve hizmetleri arttırmak, ve çatışma ile sarsılmış veya iklim ilişkili felaketler yaşamış toplumları hedef almak anlamına geliyor.




2- AÇLIĞA SON

Hızlı gelişen ekonomik büyüme ve artan tarımsal faaliyetler sayesinde, gıdasız kalan insanların sayısı geçtiğimiz son yirmi yılda neredeyse yarılanmış durumda. Kıtlık ve açlıktan muzdarip, gelişmekte olan pek çok ülke, artık beslenme ihtiyaçlarını karşılayabiliyor. Orta ve Doğa Asya, Latin Amerika ve Karayipler aşırı açlığı defetmek için muazzam çabalara girdiler.

Malesef olağanüstü açlık ve kötü beslenme hala gelişmekte olan ülkere için büyük bir engel olarak kalmış durumda. 2017 senesi itibariyle, çevresel bozunma, kuraklık ve biyoçeşitlilik kaybı sebebiyle 821 milyon insan kronik olarak eksik beslenmiş durumda.

Beş yaşının altında 90 milyonun üzerinde çocuk tehlikle arz eder biçimde zayıf. Güney Amerika ile beraber, Afrika’nın neredeyse her bölgesinde, gıda eksikliği ve ciddi gıda güvensizliği görülmekte.

Küresel Amaçlar’dan ‘Açlığa Son’ adımı 2030’a kadar tüm insanlığın, özellikle çocukların, tüm yıl boyunca yeterli ve besleyici gıdaya ulaşmasını hedefliyor. Bu sürdürülebilir tarımı ve küçük ölçekteki çiftçiyi, arsaya eşit erişimi, teknolojiyi ve marketleri desteklemeyi kapsıyor. Bu aynı zamanda altyapı için yapılacak yatırım ve tarımsal faaliyetleri geliştirmek için kullanılacak teknolojiyi garanti altına almak adına küresel işbirliği gerektiriyor.




3- SAĞLIK VE KALİTELİ YAŞAM

Ölüme ve hastalıklara yol açan pek çok öncü sebebin önüne geçme konusunda gelişme kaydettik. Ortalama yaşam süresi dramatik bir biçimde arttı, çocuk ve anne ölüm oranları geriledi HIV ve sıtma vakaları yarıladı.

İyi sağlık, sürdürülebilir kalkınma için esas ve 2030 takvimi bu iki konu arasındaki karmaşa ve bağlantıyı yansıtıyor. Genişleyen ekonomik ve sosyal eşitsizlikler, hızlı kentleşme, iklim ve doğayı tehdit eden konular, HIV virüsü ve diğer bulaşıcı hastalıkların devamlılık yükü, ve yeni ortaya çıkan bulaşıcı olmayan hastalıklarla mücadele gibi konuları göz önünde bulunduruyor.

Küresel sağlık güvencesi sağlayabilmek bu 3. küresel amacı gerçekleştirebilmek, yoksulluğa son vermek ve eşitsizlikleri ortadan kaldırmak için önemli bir rol oynuyor. Küresel Amaç’lara açıkça dahil edilmemiş, yeni ortaya çıkan küresel sağlık öncelikleri de aynı zamanda aksiyon talep ediyor.


Ama dünyamız sağlıkla ilişkili küresel amaçları gerçekleştirebilmek için tam doğru yolda değil. Gelişim ülkelerin hem içinde hem de arasında düzensiz. Ülkeler arasındaki en kısa ve en uzun yaşam beklentisi arasında 31 yaş aralığı var. Bazı ülkeler etkileyici kazanımlar sağlamış olsa bile, ulusal ortalamalar geride kalanları saklar durumda.

Multisektörel, hak bazlı, cinsiyet duyarlı yaklaşımlar, eşitsizliklere hitap edebilmek ve herkese iyi sağlık sunabilmek için şart.




4- NİTELİKLİ EĞİTİM

2000 senesinden beri,  küresel ilköğretim hedefini gerçekleştirmek konusunda muazzam gelişmeler meydana geldi. Gelişmekte olan bölgelerde toplam başvuru oranı 2015’te %91e vardı ve dünya çapında okula gitmeyen çocukların sayısı yarıya düşmüş durumda. Okuma oranlarında da dramatik gelişmeler olmasının yanı sıra, okullarda şu ana kadar olmadığı kadar fazla kız öğrenci bulunuyor. Bunların hepsi dikkat çekici başarılar.


Silahlı çatışmalar, diğer acil durumlar, yosulluğun yüksek düzeylerde olması sebebiyle, gelişmekte olan bölgelerde ilerleme zorlaşmakta. Batı Asya ve Kuzey Afrika’da silahlı çatışmalar yükselişte olduğu için pek çok çocuk okullarda değil. Bu endişe verici bir eğilim. Bir yandan en büyük gelişme Afrika’da Sahara çölünün güneyinde bulunan alanlardaki ilkokula kaydolma oranındaki büyük artış olmasına rağmen - 1990’da %52 iken, 2012 senesinde %78’lere çıkmış durumda - eşitsizlikler hala mevcut.
En yoksul hanelerden gelen çocukların okuldan çıkma oranları en zengin hanelere kıyaslandığında dört kat daha olası. Kırsal alanlar ve şehirler arasındaki eşitsizlikler de yüksek oranda.


Kaliteli ve kapsayıcı eğitimi gerçekleştirebilmek için herkesin eğitimin sürdürülebilir kalkınma için gelmiş geçmiş en güçlü ve etkili araçlardan biri olduğu bilincini doğrulaması gerekmekte. Bu amaç kız ve erkeklerin 2030’a kadar ilk ve ortaokul eğitimlerini ücretsiz olarak tamamlamasını garanti ediyor. Aynı zamanda, cinsiyet ve maddi durumlar arasındaki eşitsizliği elimine edebilmek ve yüksek kalite eğitime erişim sağlayabilmek için, cuzzi mesleki eğitimlere eşit erişim sunmayı hedefliyor.





5- TOPLUMSAL CİNSİYET EŞİTLİĞİ

Kız ve kadınlara karşı her tür ayrımcılığa son verebilmek sadece insani bir hak olmakla kalmıyor, aynı zamanda sürdürülebilir bir gelecek için kritik, kız ve kadınları güçlendirmenin ekonomik gelişim ve kalkınmayı sağladığı kanıtlanmış durumda.

Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı cinsiyet eşitliğini yaptığı işlerde merkeze alıyor ve geçtiğimiz yirmi sene içinde kayda değer gelişmeler gördük. 15 sene öncesine göre şu anda okullarda çok daha fazla kız öğrenci varve çoğu bölgede ilkokul eğitiminde cinsiyet eşitliğine erişildi bile.

Kadınlar sistemik olarak erkeklerle aynı işi yapma konusunda reddedildiğinden, emek pazarında normalden çok daha fazla kadın olmasına rağmen, bazı bölgelerde ise hala büyük oranda eşitsizlikler mevcut. Cinsel şiddet ve istismar, eşitsiz bölünme ve ücretsiz bakım ve ev işi, kamu kuruluşlarında ayrımcılık hala büyük engeller teşkil ediyor. Çatışma ve göçte olduğu gibi, iklim değişikliği ve felaketler kadınlar ve çocuklar üzerinde oransız etkiler bırakıyor.

Kadınlara arazi ve mülk üzerinde, cinsel ve reprodüktif sağlık, teknoloji ve internet gibi konularda eşit haklar vermek hayati önem teşkil ediyor. Bugün, kamu kurumlarında her zamandan daha fazla kadın bulunuyor, ama kadın liderleri teşvik etmek, çok daha büyük cinsiyet eşitliği elde etmemize yarayacak.





6- TEMİZ SU & SANİTASYON

Su kıtlığı insanların %40’ından fazlasını etkiliyor, yükselecek sıcaklıklar ile yükselmesi beklenen telaşlandırıcı bir sayı bu. 2.1 milyar insanın su artıması 1990’lardan beri düzense de, azalan içme su kaynakları her kıtayı etkiliyor.

Daha da fazla ülke su stresi deneyimliyor, artan kıtlık ve çölleşme bu eğilimleri daha da kötüleştiriyor. 2050’e kadar, 4 insandan 1’inin tekrar eden su eksikliği çekeceği tahmin ediliyor.

2030’a kadar herkes için güvenli ve düşük maliyetli içme suyu için  yeterli altyapıya yatırımda bulunmak, su artıma tesislerinin kurulması, ve hijyenin teşvik edilmesi gerekiyor.
Su ile ilişkili ekosistemleri korumak ve onarmak çok önemli.

Evrensel anlamda güvenli ve düşük maliyetli suyu sağlamak için, temel hizmetlere ulaşamayan 800 milyon insana ulaşmak, erişilebilirliği geliştirmek ve 2 milyardan fazla kişi için güvenlik hizmetlerinin geliştirilmesi gerekiyor.
2015’te 4.5 milyar insan güvenli bir biçimde yönetilmiş arıtma hizmetlerinden yoksundu, ve 2.3 milyar insan ise temel sanitasyondan mahrumdu.



7- ERİŞİLEBİLİR VE TEMİZ ENERJİ

2000 ile 2018 seneleri arası, elektrik kullanan insan sayısı %78’den %90’a arttı, ve elektrik kullanmayan kişi sayısı 789 milyona düştü.

Nüfus arttıkça, ucuz enerjiye olan talep de artıyor, ve fosil yakıtlara bağlı olan ekonomi iklimimizde kuvvetli değişimlere sebep oluyor.

Güneş, rüzgar ve termal enerjiye yatırım yapmak, enerji üretimini geliştirmek ve herkes için erişilebilir ve temiz enerji hedefine  güvence vermek Küresel Amaçlar’ın 7. maddesinin  2030’a kadar gerçekleşmesini sağlayacaktır.

Altyapıyı genişletmek, teknoloji güncellemek and tüm ülkelerde etkili enerjinin sağlanması, gelişimi cesaretlendirecek ve doğaya yardımcı olacaktır.




8- İNSANA YAKIŞIR İŞ & EKONOMİK BÜYÜME

25 seneden uzun bir zamandır, 2008’de gerçekleşen ekonomik kriz ve küresel ekonomik durgunluğa rağmen, ekstrem yoksullukta yaşayan işçilerin sayısı epey düştü. Gelişmekte olan ülkelerde, orta sınıf toplam istihdamın %34ünü kapsıyor - bu rakam 1991’den 2015’e kadar neredeyse üç katına çıkmıştır.

Buna rağmen, global ekonomi iyileşmeye devam ederken, büyüme hızında yavaşlama, genişleyen eşitsizlikler ve büyüyen iş gücüne yeterli iş alanı yetişemediğini görüyoruz. Uluslararası Çalışma Örgütü’ne göre, 204 milyon insan 2015’te işsizdi.  

Küresel Amaçlar sürekli ekonomik büyüme, daha yüksek üretim düzeyleri ve teknolojik inovasyonu destekliyor. Girişimciliği ve yeni iş alanlar açılmasını teşvik etmek önemli, ve zorla çalıştırılmak, kölelik ve insan trafiği gibi konuların önüne geçebilmek için efektif tedbirlerdir. Bu hedefler zihinde olmak koşuluyla, bu maddenin amacı tam ve üretken işe alımı, hem kadın hem erkek tüm bireyler için uygun iş olanaklarını 2030’a kadar sağlamaktır.





9- SANAYİ, YENİLİKÇİLİK VE ALTYAPI

Altyapı ve inovasyonlardaki yatırım, ekonomik gelişme ve kalkınma için elzemdir. Tüm dünya populasyonunun yarısının şimdi şehirlerde yaşaması ile, kitlesel ulaşım ve yenilenebilir enerji, yeni endüstrilerin, enformasyon ve iletişim teknolojilerinin gelişimi çok daha önemli hale gelmeye başlıyor.

Teknolojik gelişimler, hem ekonomik hem de çevresel sorunlara, yeni iş olanakları üretmek, enerji verimini desteklemek gibi, kalıcı çözümler bulabilmek için önem teşkil ediyor.

Sürdürülebilir endüstrileri teşvik etmek, bilimsel araştırma ve inovasyonlara yatırım yapma hep sürdürülebilir kalkınmayı kolaylaştıracak yolladır.

4 milyar insanın hala internete erişimi yok ve bu insanların %90’ı gelişmekte olan ülkelerden. Bu dijital bölünmeye bir köprü oluşturmak ve enformasyon ve bilgiye eşit erişim sağlamak, aynı zamanda inovasyon ve girişmişciliği gayretlendirmek çok önemli.




10- EŞİTSİZLİKLERİN AZALTILMASI


Kazanç eşitsizliği yükselişte— en zengin %10’luk kesim küresel kazancın %40’ına sahip, diğer yandan en yoksul %10’luk kesim sadece %2 ila 7 arasında bir kazanç sağlayabiliyor. Eğer gelişmekte olan ülkelerdeki nüfus artış dağılımındaki eşitsizliği dikkate alırsa, eşitsizlik %11 oranında arttı. 

Kazanç eşitsizliği geçtiğimiz on yılda neredeyse her yerde artış gösterdi, ama farklı hızlarda. Bunun en azı Avrupa’da, en çoğu ise Orta Doğu’da oldu.

Bu genişleyen eşitsizlikler, düşük kazanç sağlayanlar için sağlam politikalara ihtiyaç duyuyor ve cinsiyet, ırk veya etnik köken gözetmeden ekonomik katılımı teşvik ediyor. 

Kazanç eşitsizliği global çözümler gerektiriyor. Bu, düzenlemelerin geliştirilmesi, finansal marketlerin ve enstitülerin gözetlenmesi, kalkınma desteğinin geliştirilmesi ve yabancı direkt yatırımların en çok ihtiyaç duyulan bölgeleri yapılmasını kapsıyor. Güvenli göç ve insan hareketliliğini sağlamak bu genişleyen bölünmenin arasını kapatmak için ayrıca önemli. 





11- SÜRDÜRÜLEBİLİR ŞEHİRLER VE TOPLULUKLAR

Yarımızdan fazlamız şehirlerde yaşıyor. 2050 senesine kadar, —6.5 milyar insan— insanlığın üçte ikisi şehirlerde yaşayacak. Sürdürülebilir kalkınma, şehir alanlarımızı inşa etme ve yönetme şekillerimizi önemli bir şekilde dönüştürmeden sağlanamaz. 

Şehirlerin hızlı büyümesi—artan popülasyon ve yükselen göç oranları— mega şehirlerde, özellikle de gelişmekte olan dünyamızda ani artışlara sebep oldu ve gecekondular ise şehir hayatının önemli bir öğesi haline geldi. 

Şehirleri sürdürülebilir kılmak, kariyer ve iş olanakları yaratmak,
güvenli ve hesaplı konutlar, dirençli topluluk ve ekonomiler oluşturmak anlamına geliyor. 

Sürdürülebilir şehirler ve topluluklar yaratmak için, toplu taşımaya yatırımda bulunmak, yeşil kamusal alanlar yaratmak ve şehir planlamasını geliştirmek ve katılımcı ve kapsayıcı yönetimler üretebilmek gerekiyor. 



12- SORUMLU ÜRETİM & TÜKETİM

Ekonomik büyüme ve sürdürülebilir kalkınma en acil olarak ekolojik ayak izimizi azaltmamız ve ürün ve kaynakları üretme ve tüketme şeklimizi değiştirmemize dayanıyor. Tarımsal faaliyetler dünya çapında en büyük su kullanıcısı ve tarımsal sulama insan kullanımı için olabilecek taze suyun %70’ine yakın bir bölümüne el koyuyor. 


Zehirli atık ve kirletici maddelerden arınma şeklimiz, ortak doğal kaynaklarımızı efektif bir biçimde yönetme şeklimiz hep bu amacı gerçekleştirebilmemiz için önemli hedefler. Endüstrileri, işletmeleri ve tüketicileri geridönüşüme ve atıklarını azaltmaya teşvik etmek çok önemli. Gelişmekte olan ülkeleri, 2030’a kadar daha sürdürülebilir tüketim düzenlerine doğru yöneltmek de bir o kadar önemli. 
 
Dünya nüfusunun büyük bir kısmı hala en temel ihtiyaçlarını bile karşılayamayacak kadar az tüketim yapıyor. Daha etkili üretim ve tedarik zincirleri geliştirerek, satıcı ve tüketici düzeylerinde de kişi başına düşen küresel gıda atığını yarıya indirmek önemli. Bu gıda güvenliği konusunda bize yardımcı olabilir, ve kaynak bakımından daha verimli bir ekonomiye doğru bizi sevkedebilir. 



13- İKLİM EYLEMİ


İklim değişiminin kuvvetli etkilerini deneyimlemeyen ülke yok. Sera gazı emisyonları 1990’a kıyasla %50 daha yüksek. Küresel ısınma, uzun vadede iklim sistemimize değişiklikler yapıyor, bu da eğer harekete geçmezsek, geri dönüşü olmayan sonuçlar doğurmakla bizi tehdit ediyor. 

İklim kaynaklı felaketlerin yıllık ortalama oluşturduğu ekonomik kayıp yüzlerce milyar dolara yakın. Bu jeofiziki felaketlerin insan üzerindeki etkisinden bahsetmiyoruz bile, ki bunların %91’i iklimle ilişkili ve 1998-2017 arasında 1.3 milyon insanın ölümüne, 4.4 milyar insanın da yaralanmasına sebep oldu. 

Bu 13. amaç, 2020 senesine kadar, senelik 100 milyar doları harekete geçirmeyi ve gelişmekte olan ülkeleri hem iklim krizine adapte etmeyi, hem de düşük karbon gelişmelere yatırım yaptırmayı hedeflemekte. 

Kırılgan bölgelerin direkt olarak katılım sağlamasını desteklemek sadece 13. maddenin değil aynı zamanda diğer Kalkınma Amaçlarının da görevi. Bu aksiyonlar, felaket risk ölçümünü entegre edebilmek, sürdürülebilir doğal kaynak yönetimi yapabilmek, insan güvenliğini ulusal kalkınma stratejilerine katabilmek için el ele ilerlemeli. Güçlü politik irade, arttırılmış yatırımlar, hali hazırda varolan teknolojileri kullanmak ve artan küresel ısınma derecesini 2°C derecenin altında, endüstri devri öncesi, 1.5°C derecede tutmak hala mümkündür, ama bu acil ve azimli kolektif aksiyon gerektirir. 



14- SUDAKİ YAŞAM

Dünyanın okyanusları –onların sıcaklığı, kimyası, akıntıları ve içlerindeki yaşam– dünyayı üzerinde insanlar tarafından yaşanır halde kılan küresel sistemler içerir. Bu yaşamsal kaynağı nasıl yönettiğimiz, iklim değişikliğinin etkilerini denkleştirmek için önemlidir, ve insanlığın bütünsel yaşantısı için başlıca gerekliliklerdendir.

3 milyarı aşkın insanın yaşam kaynağı deniz ve sahillerdeki biyoçeşitliliğe dayalıdır. Dünyamız üzerindeki balık stoklarının %30’unun fazlasıyla sömürüldüğünü ve sürdürülebilir mahsül üretimi seviyelerinin de altına inildiğini görüyoruz. 

Okyanuslar insanlar tarafından üretilen kabondioksitin %30’unu absorbe ederler, ve endüstriyel devrimden beri okyanus asitleşmesinin %26 oranında arttığını görüyoruz. Deniz kirlenmesinin büyük çoğunluğu kara kaynaklı sebeplerden ve alarm verici seviyelere ulaşmış vaziyette. Okyanusların her kilometre karesinde yaklaşık 13.000 parça plastik atığın bulnabileceği görülüyor. 

Küresel amaçlar, denizlerimizi ve sahil kıyılarındaki ekosistemlerimizi sürdürülebilir bir şekilde yönetmek ve korumayı,  bir yandan da okyanus asitleşmesinin etkilerine yönelik çalışmalar yapmayı hedefler.  Okyanus bazlı kaynakların uluslararası kanunlar ile sürdürülebilir şekilde kullanılması ve bu konuda sohbetlerin arttırılması okyanuslarımızın karşı karşıya kaldığı sorunları hafifletmede yardımcı olacaktır. 





15- KARASAL YAŞAM

İnsan yaşamını ayakta tutan ve geçimi sağlayan şey, okyanusların ötesinde topraktır. Bitki yaşantısı insan beslenmesinin %80’ini kaplar, ve biz de tarımsal faaliyetlere önemli ekonomik kaynaklar olarak bakarız. Dünyanın yüzeyinin %30unu ormanlar kaplar ve bu ormanlar milyonlarca türe yaşamsal ev sahipliği yaparlar, temiz hava ve su için önemli kaynaklar sağlarlar ve iklim değişikliğine karşı önemli mücadele araçlarıdır. 

Her sene, 13 milyon hekrar orman yok oluyor ve el değmemiş alanları ısrarla yıkıma uğraması ile, 3.6 milyar hektar alan çölleşmeye ve orantısız bir şekilde yoksul toplulukları etkilemeye başlamıştır. 

Toprağın %15’lik bir bölümü korunurken, biyoçeşitlilik hala risk altındadır. 7000’e yakın hayvan ve bitki türü yasal olmayan yollarla ticarete sokulmuştur. Doğal yaşam kaçakçılığı biyoçeşitliliğe zarar vermekle kalmaz, aynı zamanda güvensizlik, yakıt çatışması ve yozlaşma yaratır. 

Doğal yaşam alanlarının ve biyoçeşitlilik kaybını engellemek -ki bu iki konu da ortak mirasımızdır- ve küresel gıda ve su güvenliğini korumak, iklim değişimini hafifletmek ve adapte etmek, huzur ve güvenlik için acil harekete geçilmelidir. 



16- BARIŞ, ADALET VE GÜÇLÜ KURUMLAR

 Barış, istikbal, insan hakları, kanuna dayalı etkili yönetim olmadan sürdürülebilir kalkınmayı düşünmek mümkün değildir. Ama yine de dünyamız oldukça bölünmüş vaziyette. Bazı bölümler barışın, güvenliği, refahıın tadını çıkarıyor, bazıları ise bitmek tükenmek bilmeyen çatışma ve şiddetin döngülerine düşüyor. Bu kaçınılmazıdır ve yönetilmelidir. 

Silahlanmış şiddet ve güvensizlik bir ülkenin gelişimine yıkıcı etkide bulunur, ekonomik gelişimi etkiler ve genellikle jenerasyonlar süren dertlerle sonuçlanır. Cinsel istismar, suç, suistimal ve işkence de sorunun olduğu yerlerde yaygındır, ve hiç bir hukuk üstünlüğü yoktur ve ülkeler en çok risk altında olanları korumak için atılımlar yapmalıdırlar. 

Kalkınma Hedefleri, şiddetin her türünü etkili bir biçimde azaltmak için yerel yönetimler ve topluluklar ile çalışmayı ve sorun ve güvensizliklerin sonunu getirmeyi hedefler. Hukukun üstünlüğünü teşvik etmek, yasa dışı silahlanma akışının azaltılması ve küresel yönetimlere katılımı kuvvetlendirmek için gelişmekte olan ülkelerin kurum ve kuruluşlarını güçlendirmek bu süreçte çok önemlidir. 




17- AMAÇLAR İÇİN ORTAKLIKLAR

Küresel Amaçlar, güçlü ve küresel iş birlikleri ve ortaklıklar ile gerçekleştirilebilir. 

The SDGs can only be realized with strong global partnerships and cooperation. 2017’de Resmi Kalkınma Yardımı, 147 Amerikan doları mertebesinde istikrarlı fakar hedefin altında kaldı. Çatışma ve doğal felaketler sebebiyle meydana gelen insani krizler, daha çok finansal kaynak ve yardıma ihtiyaç duyuyor. Pek çok ülke, büyümek ve ticari anlamda gelişebilmek için resmi kalkınma yardımına ihtiyaç duyuyor. 

Dünya hiç olmadığı kadar çok birbirine bağlı. Teknolojiye ve bilgiye erişimin geliştirilmesi, inovasyonun geliştirilmesi ve fikirlerin paylaşımı için çok önemli. Gelişmekte olan ülkelerin borçlarını yönetebilmesi için destek politikaları koordine etmek, aynı zamanda en az gelişmiş ülkeler için yatırımlar teşvik etmek, sürdürülebilir büyüme ve gelişim için hayati önem taşıyor. 

Bu amaçlar, Kuzey-Güney ve Güney-Güney işbirliğini arttırmak, ve ulusal planları destekleyerek hedeflere ulaşmayı amaçlıyor.  
Uluslararası ticareti teşvik ederek, gelişmekte olan ülkelerin ihracatını arttırmak, evrensel kanun bazında ve tarafsız bir ticari sistemin adil ve açık olması herkes için yararlı. 



Diyerek Küresek Sürdürülebilirlik Kalkınma Amaçlarını sizin için derlemiş oldum, ama tabi ki, bu adımlar sadece burada altı çizilmiş ve kim bilir en son ne zaman ölçülmüş ve güncellenmiş dataların, ve altı çizilmiş sorunsalların üzerinden geçilmekle çözümlenecek konular değil, yazının başlangıcında da olduğu gibi, bu amaçlara ulaşmak için toplumun her kesiminden insanın, kendi bilgisi, yetisi, yeteneği ve tecrübesi dahilinde çalışarak yaşanılabilir bir dünya hayalini aksiyonları ile yaşatabilmesi ile mümkün. 

Sorumluluk sadece uluslararası örgütlerde, küresel liderlerde, yerel yönetimlerde, yöneticilerde, eğitimcilerde değil, teker teker her birimizde, çünkü biz de bireyler olarak #dünyaiçinburadayız ve değişimi hep birlikte gerçekleştireceğiz. Elimizden ne geliyorsa yaparak.