Dünya İçin, bilinçli yaşam yaklaşımını benimseyerek doğayı korumak adına jenerasyonlar arası bilgi paylaşımı yapan, atık temizliği, geri/ileri dönüşüm ve tasarım etkinlikleri düzenleyen bir sosyal oluşumdur.




ULAŞ
TAKİP ET
︎ Email
︎ Instagram
PACKIOLI İLE PLASTİKSİZ AMBALAJ MÜMKÜN MÜ? 



BİLİNÇLİ YARATICILAR:
ALARA ERTENÜ

︎


 


10 Kasım 2022
Röportaj: İrem Çetinor
Derleyen: Tuçe Şengel


İzmir Ekonomi Üniversitesi 4. sınıf endüstriyel tasarım öğrencisi olan Alara Ertenü ile biyo tasarım süreçlerinden bahsettik. 


İrem Çetinor: Alara seni tanıyabilir miyiz? Neler yapıyorsun  biyo tasarım yolculuğun nasıl başladı?

Alara Ertenü:
Endüstriyel tasarım öğrencisi sonuncu sınıftayım, biyo tasarım ve biyo malzemeler ile maceram 3. sınıfta ‘Canlı Organizmalar ile Tasarım’ dersinde tanışmamla başladı. Hocalarımda bu süreci anlama ve algılama sürecindeydi bu yüzden hepimiz için deneysel bir süreç oldu bu ders.

Daha sonra ‘Bio Design Challenge’ da yine uluslararası bir biyo tasarım yarışması vardı, yarışmaya katılmaya karar verdik ve ‘Bio Balloon’ diye bir proje yaptık. Bu projeyi gerçekleştirirken ben aynı zamanda bireysel olarak bu balonu ne materyalden üretebiliriz diye çalışmalar yapıyordum. Sonrasında bu projeyi de enginar ve bezelye kabuğu materyallerinden yapmaya çalıştık. Sonucunda ‘Oustanding Presentation’ (En İyi Sunum) ödülünü aldık.


İ.Ç.: Kullandığın malzemeler nedir ve biyoplastik nedir bunları açabilir misin ?

A.E.: Biyoplastikler organik bağlayıcılar ve doğal malzemeler ile üretilen ve yenilenebilir biyokütle kaynaklarından elde edilen plastik çeşitleridir. Balon projemizde çiğdem çekirdeği kabuğu, bezelye kabuğu ve çoğunlukla enginar yaprağı ve bazı yerlerinde de sapını kullanmıştım. 

Bu projenin ses getirmesindeki en önemli iki şey; ilk olarak enginardı. Çünkü yurtdışında çok farklı kullanılan bir malzeme olmadığından bence farklı geldi. İkincisi ise malzeme projeleri genelde malzeme olarak kalıyor, bir ürüne dönüşmüyor, ürüne dönüşmesi de fark yarattı.


İ.Ç.: Malzemelerini neye göre seçiyorsun? Kendin mi keşfediyorsun ya da dünyada çeşitli örnekleri var mıydı ilgini çeken?

A.E.: Aslında şu an çiğdem çekirdeği ile ilgili örnekler var fakat ben malzemeleri gözlemlerim sonucu seçiyorum. Örneğin İzmir sahilde çimlerin üzeri ve deniz kenarı çiğdem çekirdeği atıkları ile dolu.

Her haftasonu pazara gidip gözlem yapmaya başladım. Pazardaki çiftçi veya üreticiler ürünlerinden arta kalanları tezgahların altına atıyor ve bunlar daha sonra çöpe gidiyor. Bu israf veya atık fazlalığını gözlemleyerek bu malzemeleri tercih ettim.

Yurtdışında muazzam bir kaynak var, içinde pek çok kaynağın bulunduğu, göz atmanızı tavsiye ederim. 
www.materiom.org 



 Biyoplastik şeritlerinin süreçten bir görüntüsü.




İ.Ç.: Hammadden belli olduktan sonra onu ürünün kendi hammaddesi haline getirmek için hangi süreçlerden geçtin? Pigment gibi bir toz haline mi getiriliyor yoksa kaynatıp enzim mi nasıl bir yöntem?

A.E.: Evet ben kurutup toz haline getirip kullanıyorum. Ancak sadece bu şekli ile biyoplastik üretilmiyor bunun için içine doğal bağlayıcı maddeler konuluyor, onlar da yine gıda sektöründe kullanılan %100 organik maddeler, sonrasında biyoplastik üretiliyor.




Boya ve enginar yaprakları ile ‘Packioli’, ve sabun örnekleri


İ.Ç.: Aslında un tarzı bir şey yapıyorsun, komposta dönecek kabuk malzemeleri su ve daha sonra bağlayıcılar ile karıştırarak kendi naturel plastiğini oluşturuyorsun.

A.E.: Evet, evet aşçılık gibi.

İ.Ç.: Özellikle son sunduğun projenin suya dayanıklılığı 10 gün mümkün, onun ötesinde o dayanıklılığı arttırmak adına bir araştırman var mı veya uzun vadede ambalajların korunma süreci nedir ?

A.E.: İlk bir yıllık süreçte biyoplastik denemelerim o kadar dayanıklı olmamıştı. Sürekli deneyerek gelişiyor tasarım, bir de etrafımdaki insanlara sorarak tabii. Kendim de araştırmalar yaparak gün geçtikçe geliştirmeye çalışıyorum.





‘Önce bir sorundan yola çıkmak gerekiyor;
ilk olarak çevreyi gözlemliyor ve sorunu buluyorum, mesela enginar yapraklarının ‘çöpe’ atılması olabilir.’





Alara Ertenü 
Packioli Projesi Tasarımcısı



İ.Ç.: Tasarım sürecin nasıl ilerliyor? Önce bitkileri araştırıyorsun oradan malzeme denemeleri yapıyorsun mu yoksa sonucunda ortaya çıkacak ürünü düşünerek mi malzeme araştırmaya başlıyorsun?

A.E.: Aslında bu biyo malzeme çalışmalarımdan önce bunu sorsaydınız önce skeç yapardım, market araştırması yapardım ama tabii bu malzeme biyo tasarımda bence böyle ilerlemiyor. Önce bir sorundan ortaya çıkması gerekiyor; ilk olarak çevreyi gözlemliyor ve sorun buluyorum mesela enginar yaprakların atılması olabilir. Ondan sonra bu enginar yapraklarından hangi ürünü yapmak istediğime karar veriyorum. Sonrasında bu ürünün özelliklerine göre işte bu bir mobilya mı olacak , daha esnek biyoplastik ambalaj gibi bir şey mi olacak ona karar veriyorum. Daha sonra laboratuar ve malzeme araştırmalarını yapıyorum. Bu da uzun süren bir süreç sonrasında malzemeyi oluşturduktan sonra tasarımı yapıyorum.



Packioli’nin malzemeden ürüne geçiş aşamalarını gösteren bir görsel.


İ.Ç.:  Çağ olarak da öyle bir dönemdeyiz ki problemere hızlı ve pratik çözümler bekliyor.  Belli başlı problemler var ve her birine dair yaratıcı bir çözüm üretilmesi gerekirken sen önce problemden başlayarak sonuca gidiyorsun. Peki bu proje özel olarak sabun ambalajı olarak mı üretilmişti?

A.E.: Evet çünkü eve aldığımız sabunlarda da özellikle şunu düşünüyordum zaten hijyenik olan bir şeyi biz neden tekrar plastik ile kaplıyoruz? Tabii endüstriyel üretim ve lojistik için vs. kaplanıyor, pekala bunu nasıl doğal ve çevreye daha duyarlı hale getirebiliriz diye düşünmemle başladı proje.

İ.Ç.:  Senin o araştırmayı yaparken harcadığın zaman ve kullandığın su/enerji gibi konulara dair bir data oluşuyor mu? Onu takip ediyor musun? Yani uzun vade için soruyorum. Projelerin gerçekten çevreye duyarlı olabilmesi için nelere dikkat edilmeli sence?

A.E.: Evet takip etmek istiyorum. Burada bir perde arkası var plastik biyo malzeme diyoruz ama onu üretirken ne harcıyoruz? Bu proje ile ilgili bir data henüz yok elimde.

Çok iyi bir konuya değindiniz bence çünkü biyo malzeme farklı alanlardan ve mesleklerden insanların ve profesyonellerin dikkatini çekmeye başladı. Ben bunun sebebinin çevre duyarlılığından ziyade kendilerini duyurmak amaçlı olduğunu düşünüyorum.

Doğal dediğimiz ürünlerin içinde bazen epoksi gibi malzemelerle karşılaşabiliyoruz. Bu da oldukça arttı, farklı reçine yazıyorlar ama malzeme epoksi çıkıyor. Çok örneği var sadece Türkiye de değil. Üretimde veya ürün görsellerinde veya makalede hakkında yazıldığı gibi olmayabiliyor ürünün kendisi.

%100 organik bir ürünü endüstrinin tercihi yapmak çok zor. Bu ne 1 ne de 2 yılda araştırmacılar ile olacak bir şey değil. Gerçekten marketlerdeki ‘x’ markasının paketlerinin değişmesini istiyorsak bunu ancak daha yoğun araştırmalar ve büyük ekiplerle gerçekleştirebiliriz.


İ.Ç.: Haklısın. Peki mesela şu anda üretilen ürün malzemelerin birleşmesi ve bir süreç olarak gün yüzüne çıktı ama bu ürünlerin raflarda yerini bulması için şu an neye ihtiyaç var ve gerçek bir ambalaj haline gelebilmesi için hangi adımlar gerçekleştirilmeli sence ?

A.E.: Şirketlerin de bu konuda daha duyarlı ve taviz vermemeye açık olmaları gerektiğini düşünüyorum. Çünkü taviz vererek biz bu biyo alternatifleri endüstriye kazandıramayız.

Bence şu an malzeme aslında endüstride kullanmaya hazır bir malzeme ama işte bu sabun firmalarıyla ortaklık kurulmadıkça, onların üretim yöntemlerine entegre edilmedikçe, yani o yüzden firmalarla ortaklık bence ilk yol, benim istediğim de bu.


İ.Ç.: Peki çeşitli marka ortaklıkları ve yatırım konularında bir adım attın mı?

A.E.: Benim aklımda daha çok otel sabunları için tekli paketler ve daha butik sabunlar için üretim yapmak vardı. Sonrasında çoklu paketler için araştırma yaptım. Daha butik ve tekli sabunların doğru bir nokta olduğunu düşünüyorum.


İ.Ç.: Biraz isminden bahsedebilir miyiz? Nasıl okunuyor, ne demek ve nereden çıktı?

A.E.: İki biyoplastik şeridi birleştirirken sanki ravioli yaparmış gibi hissettim kendimi, bunun üzerine çıktı isim. ‘Packaging’ kelimesinin ‘PACK’i ve ‘Ravioli’ kelimesinin ‘IOLI’ kısmını alarak oluşturdum proje ismini. 


İ.Ç.: Gerçekten yuvarlak ravioliye benziyor. Bu raviolinin açılış şekli nasıl yırtarak mı açıyorsun ?

A.E.: Yırtılarak da açılabilir ama suya dayanıklı olmasına rağmen aynı anda hem insan teni hem de suya döndüğünde kendi çözünebilen bir madde.


Packioli’nin su ile etkileşimi

İ.Ç.: Yani sabunun kullanım şekline de çok uygun açılış şekli, çok ilginç. Buna rağmen dışarıda bir neme veya suya marus kaldığında zarar görmüyor mu malzeme?

A.E.: Evet, evet dayanıklı. Aslında dayanıklılığı ‘Dutch Desing Week’e gitttiğinde de kanıtlanmış oldu. Oraya kargolandı, sergilendi, insanlar ürünlere dokundular, baktılar ve sonra geri geldi ama hepsi şu anda sağlam bir şekilde.


İ.Ç.: Peki ‘Dutch Desing Week’ ile yolun nasıl kesişti?

A.E.: Linkedln’de ‘Bio Ballon’ ile ilgili projemi paylaştığımda Isola Design küratörlerinden biri bana ulaştı ve sizi de aramızda görmek isteriz dediler ben de platformlarına üye oldum. Dutch Design Week’e katılmak istiyordum zaten, başvuruların kapanmasına son üç dört gün kala projeyi bitirdim, fotoğrafladım ve başvurdum. Üç saat sonra ‘seni aramızda görmek isteriz’ diye yanıt geldi. Benim için de çok yeni bir deneyimdi.


İ.Ç.: Yani senin haberin var mıydı yoksa onlar sana ulaştıktan sonra mı senin projeyle ilgili fikrin değişti yada böyle bir niyetin var mıydı?

A.E.: Ben Dutch Desing Week’e katılacağım diye bir hedef koymuştum kendime fakat bence Isola Design üzerinden katılmamım çok büyük bir etkisi oldu.


İ.Ç.: Peki yine biyoplastik konusuna geri gidecek olursak farklı bitkilerin farklı sonuçlar verdiğini tahmin ediyorum, yani o bitkileri kombine mi ediyorsun daha güçlendirici hale gelmesi için yoksa hepsi farklı farklı işlenme metotları ve farklı farklı renk ve yapılarda ürünler mi çıkarıyor?

A.E.: Evet, yani bezelye daha pürüzsüz bir yapıya sahip ve daha transparan oluyor renginden dolayı ama onu plastikleştirici şey atıklarla birlikte kullanılan o bağlayıcı maddeler oluyor. Ama tabii ki atığın da plastiğin özelliğine büyük katkısı var.


İ.Ç.: Pekala iki katman birbirine ısı ile mi vakum ile mi yapıştırılıyor? Malzemeye ısı ile gidersek nasıl bir tepki verir?

A.E.: Kurutma aşamasında ısı ile gidersek malzeme kendisini çekiyor. Ben normal oda sıcaklığında kurutmayı tercih ediyorum evet proses uzuyor ama her şey organik olduğu için malzeme yapısı etkileniyor.


İ.Ç.: Bu aşamadan sonra seni ne bekliyor, ne yapmak istiyorsun ? Hedeflerin neler, kendin ve ürününü nerede görüyorsun?

A.E.: Aslında şu an geliştirmek ve yanında farklı projeler de yürütüyorum aslında yapmak istediğim şey kendi markamı oluşturup firmalarla da ortaklık kurduğum bir marka oluşturmak istiyorum gerçekten bu emek biyo malzemelerin oluşması iyi bir sonuca ulaşsın.


İ.Ç.: Peki, paylaştıkların için çok teşekkür ederiz Alara, çalışmalarının devamını dileriz. 

A.E.: Ben teşekkür ederim, görüşmek üzere.